Resul Ekremin (Sav) Sureti Ve Hilkati

Resul Ekremin (sav) Sureti ve Hilkati

ravza2 “Rabbimin katında on ismim vardır. Ben Muhammed’im. Ahmed’im. Mahi’yim; Allahü Teâlâ (c.c) benimle küfrü mahvedecektir. Ben Akib’im; benden sonra peygamber yoktur. Ben Haşir’im; Allah kullarını beni müteakip haşredecektir. Ben rahmet Resulüyüm, ben tevbe Resuluyüm, ben Melahim Resulüyüm, ben Mukaffa’yım; herkes bana uyar. Ben Kussem’im, yani olgun ve bütün iyilikleri cami bir insanım.” (Ebu’ş-Şeyh. Abdullah b. Ubeyd’den rivayet edilmiştir. Müslim tercümesi c.7 sf:227)

Resul-i Ekrem ne çok uzun, ne de çok kısa boylu idi. Yalnız olarak yürüdüğü zaman orta boylu denirdi. Bununla beraber halk arasında ondan da uzun denecek kimse yoktu. Resul-i Ekrem hepsinden uzun gözükürdü. Hariçte uzun görünen iki kimse etrafına gelse, ancak omuzları hizasında görülürlerdi. Resul-i Ekrem : “iyiliğin hepsi ortada orta boydadır” buyurdu.

Resul-i Ekrem’in rengi parlaktı; ne çok beyaz, ne de çok koyu idi. Buğday renginde yani esmer idi. Amcası Ebu Talip onu şöyle tasvir eder:” Öyle beyaz bir yüz ki, o yüzün suyu hürmetine bulutlarda yağmur istenir. Öyle bir kerem sahibi ki, yetimler onu eline bakar, dullar ve yoksullar ona güvenir.”

Bazıları yüzünün beyaz ile kırmızı karışımı olduğunu söylediler. Terlediği zaman terleri yüzünden inci tanesi gibi dökülür ve teri misk gibi kokardı. Saçı, erkek saçının en güzeli idi. Fazla kıvırcık olmadığı gibi fazla düz değildi. Taradığı zaman adeta bükülmüş bir ip gibi tarak izleri saçında belli olurdu. Bazıları saçlarını omuz başlarına kadar indiğini söylerse de ekseriyet kulak yumuşaklığına kadar indiğini söyler. Saçlarını dörde böldüğünü de söyleyenler vardır. Çok kere saçlarını iki yana böler ve zülüfleri iki yandan parlardı. Saç ve sakalında on yediyi geçmeyen beyaz tüy vardı.

Resul-i Ekrem, insanların en güzel, en çok yüzü nurlu olanlardan biri idi. Onu anlatanlar; ayın ondördü gibi güzel, derlerdi. Onun neşe ve üzüntüsü yüzünden belli olurdu. O arkadaşı Ebu Bekir (r.a) ‘in anlattığı gibidir, derlerdi. Ebu Bekir (r.a) şöyle anlatırdı:

“Mustafa(s.a.v), hayra davet eden bir emin idi, ayın on dördü gibi karanlığı aydınlatırdı.”

Resul-i Ekrem’in alnı geniş, kaşları ince ve uzun idi. İki kaşının arası açık ve gümüş gibi parlaktı. Gözlerinin karası geniş idi. Biraz kızarıntı ile karışıktı. Kirpikleri birbirine karışacak kadar sıkışıktı. Burnu düz, dişleri seyrekti. Gülümsediği zaman dişleri inci gibi parlardı. Yanakları yumuşaktı ve sarkık değildi. Yüzü uzun olmadığı gibi sakal devirisi gibi parlak da değildi. Saklını azad eder, bıyığının fazlasını keserdi. Boğazı ve boynu kısa olmadığı gibi fazla uzun da değildi. Omuz kemikleri ve kemik başları büyüktü. Sırtı geniş olup iki omuzu arasında Nübüvvet mührü vardı ve sağ omzu tarafında idi. Ortasında sarıya meyyal siyah bir gül vardı. At yelesine benzer şekilde etrafında bazı kıllar vardı. Avucu misk gibi kokulu idi. Onunla musafaha eden kimse akşama kadar elinde güzel kokunun izlerini duyardı. Elini hangi çocuğun başına koyup okşadıysa, akşama kadar o çocuğun başı diğerlerinden ayırt edilirdi.

Resul-i Ekrem’in yürümesine gelince; sanki bir kayadan çıkar veya bir çukurdan iner gibi adımlarını çekinerek atar, yürürken sallanmaz ve adımlarını fazla açmazdı. Resul-i Ekrem: “insanlar içinde Âdem Aleyhisselam’a en çok benzeyen benim. Gerek ahlak ve gerekse yaratılış bakımından da bana en çok benzeyen İbrahim Aleyhisselam’dır.” Buyurmuştur.

Yine Resul-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurdu:

“Rabbimin katında on ismim vardır. Ben Muhammed’im. Ahmed’im. Mahi’yim; Allahü Teâlâ (c.c) benimle küfrü mahvedecektir. Ben Akib’im; benden sonra peygamber yoktur. Ben Haşir’im; Allah kullarını beni müteakip haşredecektir. Ben rahmet Resulüyüm, ben tevbe Resuluyüm, ben Melahim Resulüyüm, ben Mukaffa’yım; herkes bana uyar. Ben Kussem’im, yani olgun ve bütün iyilikleri cami bir insanım.” (Ebu’ş-Şeyh. Abdullah b. Ubeyd’den rivayet edilmiştir. Müslim tercümesi c.7 sf:227)

Kaynak: ihyau Ulumiddin, İmam Gazali.

  • tarihinde oluşturuldu.

Nurşin.com | 2021 | Tüm Hakları Saklıdır.